Bir deplasman yazısı (GB-GS)
Ekim 26th, 2007Her ne kadar Sion maçı mağlubiyetinin nedenlerinden birini maça gitmemiz olarak görsek te o maçta Servet Çetin'in faiş hataları bu maça gitme zamanı geldiğinde bunu görmemizi engelledi ve Galatasaray sevgisi daha ağır bastı.
Bordeaux'nun ufak bir şehir olması Rugby ile birlikte futbolunda sevilmesi taraftarların maça ilgi göstericeğini bizlerde düşündürse de stat çevresine geldiğimizde Sion maçından pek farklı bir tablonun bizi beklemediği anladık. Stadın 3/5 nin GS taraftarı olması ve Bordeaux lu taraftarların sadece kale arkasında yer alıp 4 Bordeaux'lu oyuncunun sağlık problemleri olmamasına karşın maçta yer almaması UEFA kupasını bizim dozajını kaçırmış biçimde ciddiye aldığımızı gösterdi.
Maç başladığında açıkça belli olan birşey vardı ki, bizim oyuncularımız Bordeaux'lulara göre daha iyi motive olmuşlardı. Hal böyle olunca pozisyonların çoğunun bizim yakalamamız da çok şaşırtıcı değildi. Fakat kalecimizin pozisyon dışı hareketleri dahi her an gol yiyebileceğimizin habercisiydi. Üstüne üstlük kanatlarımızdaki eksiklik orta sahadan yardım gelmediği dakikalarda daha da açık ortaya çıkınca ikinci yarıda gelen gollerin nasıl olabileceği ilk yarıda kafamızda oluştu.Forvetlerimizin bitiricilik özelliklerinin defans oyuncularımızın bitiricik özelliklerinden pek farklı olmaması maçın ilk yarıda bizim için bitmemesinin diğer bir nedeniydi.
Kadroda göze çarpan iki oyuncunun maçı iki pozisyonda bitirmesi bizim futbol altyapımızın eksikliğini ortaya koyuyordu. Chamakh ile Cavenaghi'nin birşeyler yapabileceğini tahmin edenlerin maç sonu haksız çıkmamasının tek nedeni onların bazı işleri doğru yapması ile değil bizlerin bazı şeyleri eksik yapmamızla açıklamak bu maç için daha doğru olurdu.
Üstüne üstlük hiçbir oyun anlayışı olmadan sürekli zorlayarak oluşturulan pozisyonların Nonda ve Ümit Karan gibi teknik becerisi eksik iki oyuncu ile kötü sonuçlandırılması maçın dönüm noktası olarak düşünüldü.
Fakat karşı karşıya olan pozisyonda dahi vuruş tekniği olmayan bir golcünün bu takımda nasıl oynadığını düşünmek daha doğru olurdu. Maç içerisinde 6 kere yerde kalıp sadece birinin faul nedeniyle olması belki de son dakika da yaşanan itişmede hakemin lehine karar vermemiş olmamasının sebebiydi.
Bir de müdahale için her maç 75.dakikayı beklerken sadece fizik gücüyle yapılan mücadelenin türevlerini son 15 dakikaya sığdırmak ve bunu oyun okumak diye adlandırmak antrenörlük basiretsizliği olarak nitelendirilmeliydi. Neticede maç bitti bizim dönüş trenine binmemiz için 7 saatimiz vardı, sabah 4'te olan bir treni mağlup olup beklemek bu deplasmanın en kötü yanıydı.
Alkan Bayır 133